Yeşilin Kızı Anne, 1908 yılında Lucy Maud Montgomery tarafından yazılan bir kitap serisi. Yazar serisini her yaştan okura yönelik yazsa da yirminci yüzyılın ortalarından bu zamana klasik çocuk edebiyatı romanı olarak kabul edildi. Fakat seri bundan çok daha fazlası. İnsana umudun, mutluluğun her yerde var olabileceğini yetim bir kız üzerinden anlatıyor. Bu yetim kız sayesinde Lucy Maud Montgomery’nin ismi dünyaca tanındı ve ünlü oldu.
Hikayemizin başlangıcında Matthew ve Marilla isimli iki yaşlı kardeş̧ Kanada’nın Prince Edward adasında yaşıyor ve çiftçilik ile uğraşıyorlar. İkisi de artık yaşlandığı ve işlere tek başlarına yetişemedikleri için yanlarına bir oğlan çocuğu almayı mantıklı bulup yetimhaneye başvuruyorlar. Fakat yetimhaneden gelen bir oğlan yerine küçük, çok konuşan ve hayal gücü epey yüksek, kızıl saçlı bir kız olunca ne yapacaklarını bilemiyorlar ve hikayemiz bu şekilde başlamış oluyor. Bu kızıl saçlı ve çok konuşan kız hayatlarına o kadar güzel bir şekilde giriyor ki daha sonra Marilla’dan şunları duymamıza sebep oluyor, “sen benim ettiğimi bile bilmediğim duamsın Anne”.
Kitabın ilk uyarlaması 1919 yılında karşımıza çıkıyor. Bu ilk filmle büyük bir kapı açan Anne ’in dünyasını insanlar çok seviyor.
Bu büyük ünden sonra 1979’da annelerimizin bildiği o anime çıkıyor ortaya. Aynı isimle çıkan Yeşilin Kızı Anne zamanında çok seviliyor. O zamanlarda izleyenler hala çizgi filmi hatırlayıp ne kadar sevdiklerinden bahsediyorlar. Bu arada 1985’te de Megan Follo başrolüyle bir film yapılıyor. Hayranlar bu filmi de çok seviyorlar. Hatta bir mini dizi olarak başka şekillerde de çekildi seri. 2000’de bu sefer animasyon şeklinde Kanada çıkışlı bir çizgi film daha yapılıyor seriye. Bütün bunların yanı sıra bu seriye asıl dikkatleri toplayan yapım Netflix’in 2017 de çıkardığı o muhteşem dizi! ‘Anne With An E’.
Ülkemizde daha çevrilmeyen ya da baskısı hiç olmayan kitaplar bu dizi ile neredeyse tüm yayınevlerinden çıkmaya başladı. Hayranlar hangi versiyonunu alacaklarını şaşırdılar resmen.
Dizinin her şeyde olduğu gibi eleştirenleri olsa da bunların sayısı en az olan yapım diyebiliriz. Başrol Amybeth Mcnulty o kadar iyi bir iş çıkartıyor ki insanın izlerken ağzı açık kalıyor. İlk bölümlerde keşke biraz sussa dediğimi hatırlıyorum ve sonrasında da Anne’e ne kadar bayıldığımı. Fakat dizi o kadar çok şeye değiniyor ki. Yetim bir kızın büyüme, gelişme, öğrenme serüvenine. Kadın haklarına, insan haklarına, eşitlik, ayrımcılık gibi konulara o kadar güzel göndermeler yapılarak anlatılıyor ki! İnsanlara her yönüyle örnek olabilecek bir diziydi. Hala izlemediyseniz kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Fakat dizi ani bir kararla üçüncü sezonda final yapma kararı aldı. Ve senaryoda bundan nasibini aldı tabii ki. Fakat bütün bunlara rağmen izlemeniz gereken bir yapım.
Kitap serisine gelecek olursak, herkes Anne gibi olsa daha yaşanacak bir dünya olurdu burası dedirtiyor insana. Her şeyin içinde umut, mutluluk görebilen bu karakter evlerinize, zihinlerinize mutlaka girmeli. İnsanın hayatında denk gelemeyeceği bir karakter olan bu güzel Anne hayatlarınıza umut getirsin isterim. Bu güzellik öyle bir şey ki insana hayata dair umut aşılıyor. 7 kitaptan oluşan bu seride Anne'in bir evinin olmasını, okul zamanlarını, kariyerini, evliliğini ve bir anne olma serüvenini okuyacaksınız. Derin bir nefes alıp kitabın kapağını açabilirsiniz.
Comments