Kısaca; Jane Austen

“Benim kahramanlarım, sorun yaşayacaklar ama sonunda arzuladıkları her şeye nail olacaklar.”

1775’te Steventon, Hampshire’da doğmuş olan Jane Austen bir akrabası sayesinde Oxford’da okuma imkânı elde etmiştir. Eğitimine Southampton’da devam eden Austen, son olarak kadınlar için olan Abbey okulunda okumuştur. Düşünceleri ve fikirleriyle bu dünyaya sığmayan Austen çocukluğundan itibaren yazmaya ve okumaya aşık bir kadındır. Ve bu nedenledir ki dünyanın en iyi ve tanınan yazarlarındandır. Dünya çapında ünlü olup klasikleşen kitapları 100’den fazla dilde çevrilmiştir. Türkiye İş Bankası yayınlarının 'Dünyaya Yön Verenler' serisinde biyografi kitabı bulunuyor.

En ünlü kitabı olan Gurur ve Önyargı, (şu sıralar Aşk ve Gurur olarak biliyoruz) aşkın öğreticisi olduğu düşünülen nitelikte bir kitap olma özelliğini taşımakta. Gururuna ve önyargısına yenik düşen iki genç aşığı konu alıyor.

Mr. Darcy ve Elizabeth arasında geçen, tanışmalarından başlayıp birbirlerini sevmeye giden uzun ve zorlu bir yol bu.

Darcy zengin bir genç adam. Elizabeth ise, taşrada kalabalık bir aileye sahip fakat ahlak kavramları herkesinki gibi olmayan bir kadın. Fakat ikisi de hem gurur hem de önyargı olarak birbirleriyle yarışacak durumdalar. Hatta bu duygular şu alıntıyı ortaya çıkarıyor;

“Onun gururunu bende kolaylıkla hoş görebilirdim, benim gururumu incitmemiş olsaydı.”

Ve birbirlerine olan bu karmaşık nefret ve önyargıları zamanla daha çok çekilmelerine sebebiyet veriyor.

Yazarın en ünlü kitabı Gurur ve Önyargı, fakat diğer eserleri de çok mühim.

Mansfield Park, Emma, İkna, Akıl ve Tutku bunlardan bazıları. Austen, dünyanın en ünlü yazarlarındandır. İkna ve Northanger Manastırı yazar öldükten sonra basılmıştır. O dönemde kadın yazarlara pek iyi bakılmadığından ve başarı yakalayamadıklarından romanlarının tümü anonim şekilde yayımlanmıştır.

Romanlarındaki tüm ana karakterler kadındır ve bu romanların hepsi mutlu sonla bitmiştir. Kendi hayatında yaşayamadığı mutlu sonlarla…

Austen hayatı boyunca hiç evlenmemiştir. Daha sonra yazarın hayatını anlattıkları biyografi türünde olan 'Becoming Jane' isimli filminde evlilik teklifleri aldığı, fakat kabul etmediği görülüyor. Zamanında evlenmek istediği biri karşısına çıkıyor aslında. O zamanlar dayısının desteğiyle hayatını süren, Tom Lefroy. Jane Austen’ın hayatını değiştirmeyi göze aldığı fakat mutlu sonuna ulaşamadığı aşk. Lefroy’un bakması gereken kalabalık bir ailesi var ve dayısı fakir bir kızla evlenmesini onaylamıyor. İşin sonunda, evlenemediler. Ve Jane Austen’ın kendi hayatında elde edemediği mutlulukları karakterlerine bahşettiğini görüyoruz. Tom Lefroy’un başarılı bir hukuk adamı olduğu ve en büyük kızına büyük aşkı Jane'in ismini verdiği biliniyor. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim, Anna Hathaway ve James Mcavoy müthiş bir iş çıkarmışlar. İnsana çaresizliğin ne demek olduğunu gösterebilecek bir eser.

Jane Austen'ın karakterleri bu sebeple olsa gerek ne tür zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsınlar en nihayetinde her zaman kalbinden geçenlere kavuşmaktadırlar.

Yazarın kitapları o kadar seviliyor ki neredeyse her sene bir uyarlaması yapılmakta. Bunların en özeli ve en bilineni başrollerini Keira Knightley ve Matthew Macfadyen’in birlikte paylaştığı 2005 yapımı olan ‘Pride and Prejudice’.

Film, müzikleriyle Oscar’a aday olmuştur.

Yazar, 41 yaşında meme kanserinden hayatını kaybetmiştir. Bu kısa hayatında bize unutamayacağımız güzellikte, ölümsüz eserler bırakmıştır. Romantizm akımının başını çeken bir yazar olarak, klasiklerini herkesin okumasını tavsiye ederim.

“Bana karşı hisleriniz geçen nisandan bu yana değişmediyse, hemen söyleyin. Benim hislerim ve dileklerim değişmedi. Ama ağzınızdan çıkacak tek bir kelime beni ömür boyu susturmaya yetecektir. Ancak duygularınız değiştiyse eğer size şunu söylemeliyim: Bedenimi, ruhumu ele geçirdiniz. Ve sizi seviyorum.”